Çanakkale bir milletin var oluş ve yok oluş mücadelesidir Çanakkale. Düşmana göre sonu bilinmez bir yolculuk, ama Türk’e göre vuslata erişmektir.18 Mart 1915, Türk tarihinde bir siyasi  ve asgari başarı olmaktan öte; inanç, azim ve yiğitlikle örülmüş bir destanın yaradılış tarihidir.Çanakkale'deki bu nesil değil miydi? ” Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” diyen Büyük Türk Subayının emrini harfiyen, korkmadan yerine getiren ve saniyeler sonra şahadet şerbetini içeceğini bile bile “Mevzu-u Bahis  Vatan ise Gerisi Teferruattır.” diyerek ölüme atlayan,  belki de, bir Hilal uğruna, İstanbul’da doktor olmak uğruna yanıp tutuşan  yirmilik gençler. Vatan için namusları için boşaltmışlardı sınıflarını, hayallerini çiğneyerek düşmanın sağanak yağmurlarına.

Peki, soruyorum sizlere şu an milyonlarca gencimiz var diyerek övünüyoruz ya peki bu  gençlerimizden kaçı Çanakkale’den, Yemen’den haberdar kaçı Sarıkamış’ı biliyor. Veyahut biz ne kadar anlatabiliyoruz. Her türlü olumsuzluklara, engellere rağmen umutsuz olmamayı, ideallerimiz doğrultusunda durmadan yılmadan yorulmadan koşmayı Çanakkale de iyi bir şekilde öğrendik ve bizler nazlı ülkü yolunun neferleri olarak hiç bir zaman zorluklar karşısında mücadele ruhumuzu dünde yitirmedik yarında yitirmeyeceğiz.

Çanakkale savaşında bu ülkenin bütün fertleri, gözünü kırpmaksızın vatanı için şehadet şerbetini içmiş ise, başta Atatürk çizgisindeki Türk milliyetçileri olmak üzere, eğer ki şartlar gerektirirse, hiçbir vatandaşımızın, memleketimizin, vatanımızın ve devletimizin geleceği için şehadet şerbetini yine içeceğinden hiç kimsenin endişesi olmasın.

Türk milletine kefen biçmeye çalışanlara çok ağır bir ders vereceğiz. Türk milletini, vatanını elinden bin senede Haçlı Seferleri'yle, iç tuzaklarla alamayanlar şimdi işgalci kitleleri ve ülkemizi satın almayı hedefleyen sermayeyi yollayarak milli birliğimizi, toprak bütünlüğümüzü, devlet yapımızın parçalanmasını hedefliyorlar. Buna izin vermeyeceğiz.