Türkiye’nin dört bir yanından afet bölgesine gelen madenciler, onlarca canı enkazdan sağ salim çıkardı. O ekiplerden biri de gece mesaisinden çıkar çıkmaz bölgeye koşan Kömür İşletmeleri Anonim Şirketi (KİAŞ) madencileriydi. Şefleri ‘Gönüllü var mı?’ diye sorduğunda bir teki bile ‘Yok’ demedi... Adıyaman’a geldiklerinde her sokakta birileri kollarından tutup enkaza çekiyordu. Bir yıkıntıda ses olduğunu öğrenince sabaha kadar elleriyle kazdılar. Ve 11 yaşındaki Talha’ya ulaştılar. Enkaz enkaz dolaşan KİAŞ madencileri “Orada kendi canımız var gibi kazıyoruz. Kazmaya da devam edeceğiz” diyor.
TÜRKİYE büyük bir depremle güne başlamış, henüz yıkımın boyutu tam anlaşılmamıştı. Öğle saatlerinde Kömür İşletmeleri Anonim Şirketi (KİAŞ) madencileri Beypazarı’ndaki mesailerini devralmıştı. Depremden haberleri vardı ama tam olarak nasıl bir yıkım yaşandığını bilmiyorlardı. Gece mesaiden çıktılar. Hepsi duşunu alıp evlerine gitmek için otobüse bindi. Şefleri otobüse girdi. Yüksek bir sesle çok büyük bir acının yaşandığını, enkaz altında binlerce vatandaşın yardım beklediğini ve madencilere acil ihtiyaç duyulduğunu söyledi. ‘Gönüllü olarak gelmek isteyen var mı?’ diye sordu.


DEPREMİ DUYUNCA HEPSİ OTOBÜSTEN İNDİ

Yaklaşık 130 madencinin bulunduğu altı otobüste kimse kalmamıştı. Hepsi tek kelime bile etmeden tekrar madene koşup baretlerini, lambalarını ve çalışma kıyafetlerini bulabildikleri çöp torbalarına doldurdu. O sırada evlerine kendi araçlarıyla giden yaklaşık 30 madenci arkadaşlarını da aradılar. Onlar da yoldan dönüp ekibe katıldı. Havalimanına giderken sayıları 180’i buldu. Uçağa bindiklerinde Hatay’a gittiklerini sanıyorlardı. Ancak havaalanı inişe müsait olmadığı için Adıyaman’a geldiler.

Madenciler ilk olarak 11 yaşındaki Talha’nın yardımına koştu. Saatler süren çabanın ardından Talha enkazdan sağ kurtuldu.

MADENCİLERİ GÖREN KOLUNDAN ÇEKİYOR

Hangi sokağa girsek madencilerden bahsediliyor. Eğer bir enkazdan ses ya da ısı alınmışsa hemen ‘Çabuk madencileri çağırın’ anonsunu duyuyorduk. Ne profesyonel ekipler gibi ekipmanları ne de ileri teknoloji cihazları var. Sadece kafa lambası ve kazma ile enkaza girip elleri ile kazarak çıkarıyorlar insanları. Biz de onların çalışmalarını yakından izliyorduk. Nöbet değişimi sırasında enkazdan ayrılan ekibin yanına gidip onları dinledik. Hiçbiri kendi canını düşünmüyor. Bir can hepimizden önemli diyor. Onlar bu kahramanların en cesuru...

HİÇBİR CANI BIRAKAMAYIZ

BU kahramanlardan 29 yaşındaki 8 yıllık madenci Enes Kaan Kaya, 11 yaşındaki Talha’yı nasıl çıkardıklarını anlattı: “Saat 11 gibi Adıyaman Valiliği’ne 500 madenci geldik. Ekiplere ayrıldık. Bizim ekibimizi de bir enkaza gönderdiler. Şehirde kimse yoktu. Enkazlar öylece duruyordu. Yolda bir adam önümüzü kesti. Bir enkazdan ses geldiğini söyledi. Ama gittiğimizde biz ses alamadık. Yine de kazmaya başladık. Sabaha kadar ellerimizle kazdık.

Ankara’dan gelen KİAŞ ekibi 7 aylık bir bebeği enkazdan çıkardı.

GÜCÜMÜZÜN SON DAMLASINA...

Ve sonunda küçük Talha’dan ses aldık. O sesi duyunca hepimize öyle bir güç geldi ki. Son gücümüzle 4 kat aşağıya tünel açıp Talha’yı bulduk. Manzara çok acıydı, ailesinden 3 kişi onun üzerine kapanıp ölmüştü. Önce onları kaldırdık. Talha’yı da sağ salim çıkardık. Yaşadığımız sevinci kelimelerle anlatamam. Yorgunluk, uykusuzluk, açlık kalmadı. Onu orada bıraksak biz de ölürdük. Tanımadığım bir insanı kurtarmak, hayata bağlamak çok güzel bir duygu. Biz de çok göçük gördük çalışırken. Bu duyguları biliriz.”

GÖÇÜK NEDİR BİZ İYİ BİLİRİZ

İnsanlara umut vermenin kendilerine güç verdiğini söyleyen 19 yıllık madenci Selim Koyutürk de şunları söyledi:

“Biz orada yaşayan birinin olduğunu görürsek duramayız. Ellerimizle de olsa kazarız. Geldiğimizde ne elektrik, ne jeneratör vardı. Ekipman yoktu şehirde. Daha ulaşamamıştı. Çok enkaz olduğu için gelenler de yetmiyordu. Ama ekipmanı beklersek o canlara yetişemeyiz. Hepimiz gönüllü olarak geldik. Bir Madenci bile ben gelmek istemiyorum demedi. Göçük altında kalmak nedir biz biliriz. İçeride kendi canımız var gibi kazıyoruz. Ama umarım kimsenin bize bir daha ihtiyacı olmaz. Olursa da biz hep orada olacağız.”